22 Haziran 2015 Pazartesi

Camino'nun Ruhu ve Mucizeleri

El Camino de Santiago Yolu
El Camino de Santiago herkes için aynı şeyi ifade etmez. Herkes farklı bir amaçla kendi yolunda ilerler. Bazısı aradığını bulurken, bazısı "Bu muydu yani, yürüdüm ve bitti." diyebilir. Önemli olan ise; 'yolun ruhuna inanmaktır'. Etrafında olan mucizelerin farkına varmak için ne aradığını bilerek gitmek, amaçlarını, nelerden kurtulmak istediğini bilmek, bunu başarabileceğine inanmak gerekir.

Yüzyıllardan beri peregrinolar inandıkları bir amaç uğruna bu yola çıkıyorlar. İstediklerinin gerçekleşmesi için aradıkları mucizeyi bu yolda buluyorlar.

Çok sevdiğim ve bana gerçekten verdiği ilham ile yardımcı olan bir Alman arkadaşımın başına gelenleri anlatmak için ondan izin istedim. Beni kırmadı ve Camino'yu yürüdüğü sırada arkadaşına gönderdiği bu maili çevirip sizlerle paylaşmam için izin verdi.

Yazıyı okurken bazı kavramları anlamanıza yardımcı olması için Cruz de Ferro yazısına da göz atmanızı öneririm.

Buen Camino

Camino de Santiago boyunca yaşayabileceğiniz mucizeler
"To my dear friend, Angela..."

Biliyordum ki doğruluğun, iyiliğin, güzelliğin yolunda ilerliyordum ve o yüzden bu deneyim hakkında doğruları anlatmam gerekiyor...

Bana cesaret veren yakınlarım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Yolda edindiğim bilgeliğin yanında 'evimden', beni seven insanların olduğu yerden de çok yardım aldım. Baskı altındaydım ve biliyordum ki bazı şeyleri 'yanlış' yapıyordum. Hayatta karşılaştıkları sorunlara karşı nasıl davrandıklarını dinlediğim insanlar oldu ve geçmişimde yaptıklarım aklıma geldikçe, "Ben bunu asla yapmamıştım!" dediğim anlar oldu. Hatta diyebilirim ki, son beş haftayı bunu düşünerek geçirdim. Yaşadıklarımı düşünmem için bana bir fırsat oldu.

Yol boyunca bana gönderilen iki mail beni çok etkiledi. Bir tanesi çok sevdiğim yeğenimden gelmişti. "Hiç düşündün mü, bu yolu yürümenin amacı sadece yürümek mi? Sadece yeni insanlarla tanışmak veya yürüyerek seyahat etmek? Belki de bir amaç aramamıza gerek yoktur... Bazen sadece kendimizi akışına bırakıp gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yürüyerek dünyayı tanıyabiliyor olmanın tadını çıkart. Gerçekten düşünülmesi gereken bir konu!"


Bu benim için her şeyin yolunda olduğunun bir göstergesiydi. Yavaşladığım günler oldu, o zamanlarda da Beatles'tan 'Let it Be' şarkısını kendi kendime söylüyordum. Eklemem lazım ki, bu muhteşem deneyimi edinebildiğim için çok şanslıydım.

Neden Camino de Santiago?
Diğer mailde ise, bana hayatımda gereksiz yer kaplayan her şeyi
Camino boyunca teker teker hayatımdan çıkartmam ve kendime boş alanlar yaratmam öneriliyordu. Sadece yeni şeyler kazanmayacaktım, geride bıraktıklarım da olacaktı ve kendi benliğimde boş yerler edinecektim. Duymam gereken de tam olarak buydu. Çok doğruydu ve önce algılayıp sonra uygulayabileceğim şekilde ifade edilmişti. Bunu kendimce uygulamaya çalıştım ve ihtiyacım olan da tam olarak buydu.

Fransız Yolu'nun en yüksek noktasındaki Cruz de Ferro'da insanların yanlarında getirdikleri taşları bırakmaları bir gelenek olmuştu. Bu taşlar hayallerini veya hayatlarında onlara yük olan sorunlarını temsil ediyordu. En yakın kasaba olan Rabanal del Camino'dan sonra 6 kilometrelik bir yokuşu çıkarak erişilebiliyordu ve önceki akşamı bu kasabada geçirenlerin heyecanı üst seviyedeydi. Cruz de Ferro'ya erişecekleri o büyük gün ile alakalı hepsinin beklentileri farklıydı. Benimse amacım oraya tek parça halinde erişmekti. Ayrıca bana mailde önerilenleri uygulamaya başlamıştım.


Cruz de Ferro
O gece gerçekten kötü bir rüya görmüştüm. Ön dişlerimden üçü düşmüştü! Umutsuzca onları arıyordum ve sonradan dilimin üzerinde durduklarını farketmiştim. Bu rüya beni gerçekten korkutmuştu ve Cruz de Ferro'ya kavuşacağım 'büyük günden' önce bu rüyayı kesinlikle hatırlamalıydım.


Sabah yola çıkmadan önce bu rüyayla alakalı tüm tabirleri araştırdım. Hepsi benim o andaki hayatımla, yaşadıklarımla alakalıydı. "Kişisel gelişim, kaybettiklerine bakma fırsatı, gücün ve öz saygının sembolü. Yeniden doğuşun ve yeni bir hayata başlamanın acı dolu olabilecek sürecinin göstergesi." Rüyamda yaşadığım bu sıkıntılı olay, benim için evrenin bana birşeyler söylemeye çalıştığına dair bir umuttu.


Cruz de Ferro'ya doğru ilerlerken aklımda çok fazla düşünce dolaşıyordu. Hayatımda ihtiyacım olan boşlukları nasıl yaratabileceğimi düşünüyordum. Birden bu kadar düşünceyle boğuşunca kendimi duygusal bir bataklık içinde buldum. Haçın önüne geldiğimde orada sadece 6 kişi vardı ve kendimize yeteri kadar vakit ayırabilmiştik. Tam da beklediğim ve hayalini kurduğum gibi bir yerdi. Yola çıkmadan önce Almanya'dan yanıma üç tane taş almıştım ve bütün yol boyunca bu taşları çantamda taşımıştım. Benim için neyi sembolize ettiklerini tam olarak bilmiyordum ama taş yığınının üzerine çıktığımda bir anda neden bu taşları yanımda taşıdığımı anlamıştım. Hayatımda gereksiz yük olan her şeyi ifade eden bu küçük taşları bıraktığım anda ağlamaya başladım. Korkmamam gerekiyordu, gelecekte her şeyin daha iyi olacağına dair inancım tamdı. Aşağıya indiğimde hala daha ağlamaya devam ediyordum ve sessiz bir şekilde tek başıma bir süre daha oturup bekledim...


Camino de Santiago'da neyi amaçlamak lazım?
Reliegos'tan Mansilla de las Mulas'a doğru yürümeye başlamıştım ve Güneş yeni doğuyordu. Yol sert bir toprak patikaydı ve dardı, ortasında da bir çizgi halinde çimen vardı. Bir anda hemen önümde bir şey olduğunu farkettim. Küçük bir serçeydi. Bu küçük kuşa doğru yavaş yavaş adım atmaya başladım ve attığım her adımda onun kaçmadığını gördüm. Sanki uçmak istiyordu ama bir sebepten dolayı olduğu yerde duruyordu. Yavru olduğundan veya yaralı olduğundan emin değildim. Bu küçük kuş ile aramda bir bağ olduğunu hissettim ve sanki bana arkadaşlık etmek istediği hissine kapıldım. Tam yanına geldiğim sırada yavaşladım ve onu elime alacak kadar yakınlaştım. O sırada iki insan ortaya çıktı ve aramızdaki tüm bağlantı bir anda koptu. Küçük kuş korkuya kapılarak çalıların arasına kaçmıştı. Bu iki insan geçip gittikten sonra yardım için bağırmaya başladı. Bu olay günlerce aklımı kurcaladı ve ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladım. Hayvanların bize değişik şekilde düşündüklerini anlatmaya çalıştıklarına ve mesaj vermeye çalıştıklarına inanıyordum. Birbirimize bu kadar güvenmemiz benim için çok önemliydi. Özgüvenimin yerine gelmesi için bir fırsattı ve hayatımda değiştirmek istediklerim için de bana bu gerekliydi.

İki gece önce odamı 3 kişiyle paylaşıyordum. İkisi Madrid'den yeni gelmişti ve yolculuklarına ertesi gün başlayacaklardı. Tek başıma otururken yanıma biri geldi ve İspanyol bir rahibin ayinine katılmak isteyip istemediğimi sordu. Bu rahip Madrid'den gelen oda arkadaşlarım ile çok yakın görünüyordu. Sonradan öğrendiğime göre bu kişi onların ait olduğu kilisenin rahibiymiş ve Madrid'den buraya onlara sürpriz yaparak Cruz de Ferro öncesi ayin vermek için gelmiş. Bu yaptığı beni gerçekten etkilemişti.


Camino ruhuna inanmak
Rahip iri yarı, genç biriydi ve etrafına sevgi saçıyordu. Gerçekten iyi birine benziyordu. Herkes ayinin yapılacağı dışarıdaki masanın hazırlanması için yardım etti. Peçeteler, taşlar ve çeşitli dini semboller masaya yerleştirildi. Ardından Pablo cübbesini giydi ve ayine başladı. Okuduğu duaları telefon uygulaması sayesinde İngilizce olarak söylemesi için iki kişiden yardım istedi ve bu güzel ayin masmavi gökyüzünün altında bir avuç hacının katılımı ile gerçekleşti.


Benim için gerçekten kutsal bir andı. Yol boyunca kendime biraz vakit ayırıp sessiz bir yerde olmak için birkaç ayine katılmıştım ve çoğunda gittiğim küçük kiliselerdeki savurganlık ve lüksten dolayı sinirlenmiştim. Kiliselerin daha gerçekçi ve sade olması gerektiğine inanıyorum. Dışarıda, bir dağın tepesinde, bütün Gaudivari sanattan uzakta yapılan ayin gerçekten ruhani bir deneyim olmuştu.

Görünen o ki, tüm Dünya'da aynı şekilde İncil'den bölümler okunuyor. Ayin sırasında rahip Luka İncili'nden bir bölüm okudu.
"Beş serçe iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunlardan bir teki bile Tanrı katında unutulmuş değildir. Nitekim başınızdaki bütün saçlar bile sayılıdır. Korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz." Bunu duyduğum anda ağlamaya başlamıştım. Evren kesinlikle benimle konuşmaya çalışıyordu.
Camino'da yeni bir hayata adım atmak

Camino'yu bu sebeple yürüdüğümü söyleyemesem de, eminim ki bu mesajı almak için doğru zamanda doğru yerdeydim. Korku, huşu ve şaşkınlık ile dolmuştum! Hayatımdaki gereksiz şeylerden kurtularak oluşturduğum bu boşluk sanırım giderek büyüyor ve sadece diyebileceğim, kendine dikkat et Dünya!

Santiago'ya vardıktan sonra yola devam etmeye karar verdim. Dünya'nın sonunu görebilmek için Finisterre'ye kadar yürüyeceğim. Fazladan yürüyeceğim 90 km'de yaşayacaklarımı ise bilemiyorum.

Barbadelo'dan sevgi ve selamlar...

Not: Bu yazıdaki olaylar gerçekte yaşanmıştır. Camino de Santiago özünde Hristiyanların bir hac yolu olmasına rağmen her dinden insan kendi amaçları doğrultusunda bu yolu yürüyebilir, yürüyen herkes yol sırasında birbirine saygı gösterir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder